1 hafta önce | Okunma Sayısı : 155
OSB'de gastrointestinal bozuklukların yaygınlığı, bağırsak florası ile nörodavranışsal belirtiler arasında bir bağlantı olduğunu düşündürmektedir.
Bağırsak mikrobiyal popülasyonundaki bozulmalar, MGB (mikrobiyota -bağırsak-beyin) eksenini etkileyerek beyin gelişimini, davranışı ve bilişi etkileyebilmektedir.
Stres gibi dış faktörler, bağırsak geçirgenliğini etkileyen ve bağırsak mikrobiyotası bileşimini değiştiren kortizol salgılayarak bu ekseni bozabilmektedir.
Geniş enterik sinir sistemi nedeniyle sıklıkla "ikinci beyin" olarak adlandırılan sindirim sistemi ruh halini ve davranışı etkilemek için bağırsak mikrobiyotasıyla yakın etkileşime girmektedir.
Disbiyoz, bağırsak mikrobiyotasının normal dengesinin bozulması anlamına gelmektedir. Otizm’de disbiyoz, faydalı mikroorganizmaların azalması ve fırsatçı mikroorganizmaların aşırı çoğalmasıyla karakterizedir.
Disbiyozun bir etkisi, bağırsak epitel bariyerinin bozulmasıdır. "Sızdıran bağırsak" terimi, bağırsak geçirgenliğinde anormal bir artışı ifade etmektedir. Sızdıran bağırsağın otizimde daha sık görülmektedir.
Beslenme, bağırsak mikrobiyotası bileşiminin önemli bir belirleyicisidir. Otizmli birçok çocuğun işlenmiş karbonhidratlar açısından zengin, meyve ve sebzeler açısından fakir bir düzende gıda seçiciliği ve duyusal zorluklar içeren atipik beslenme biçimlerini benimsedikleri görülmüştür.
Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenme; eksiklikleri gidermeyi, potansiyel suçluları ortadan kaldırmayı ve uygun bir mikrobiyomu korumayı hedeflemektedir.
Akdeniz tarzı beslenme; tam tahıllar, baklagiller, meyve ve sebzeler gibi lif açısından zengin gıdaların yanı sıra zeytinyağı gibi sağlıklı yağların ve özellikle balıktan elde edilen yağsız proteinlerin yüksek oranda tüketilmesi bağırsak iltihabını azaltmayı ve anti-inflamatuar metabolitlerin üretimini artırmaya sağlayarak hem gastrointestinal hem de nörodavranışsal sağlığı destekleyebilmektedir.
Omega-3 yağ asitleri antiinflamatuar etkilere sahiptir ve hem bağırsak mikrobiyomu hem de beyin fonksiyonuna fayda sağlayabilmektedir.
Otizm spektrum bozukluğu ile ilişkili mikrobiyota bulgularının çalışmalar arasında önemli ölçüde farklılık göstermesi, coğrafi çeşitlilik, beslenme alışkanlıkları, metodolojik farklılıklar, yaş, ilaç kullanımı ve doğum şekli ve anne sağlığı gibi erken yaşam etkileri de dahil olmak üzere birden fazla faktörün etkisi vurgulamaktadır.
Bu bağlamda Otizmde multifonksiyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. İşin uzmanlarından bu konuda destek alabilirsiniz.
Sağlıklı Günler Dilerim.