Son Dakika

TEKİN: “BİR TOPLUMUN GELECEĞİ, EĞİTİMLE YAZILIR”

Eğitim-öğretim ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulunan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Sosyal İşler Başkanı Av. Sinan Tekin, şunları kaydetti:

“Eğitimde alarm zilleri çalıyor.  Duyan var mı? Maalesef yok! Özel okullar ateş pahası. Ücretler milyonları buluyor. Üstelik bu yalnızca başlangıç. Yemek, servis, kıyafet... Her kalemde fahiş zamlar var. %100, hatta %150’ye varan artışlar!  Bu durumda aileler ne yapsın? Bir çocuğu okutmak, bir araba almak kadar pahalı hale geldi.  Bu normal mi? Millî Eğitim Bakanlığı %54,8’lik zam sınırı koydu.  Ama bu sınıra uyan var mı? Özellikle yeni kayıt yaptıran veliler ciddi bir mali yükle karşı karşıya. İlkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf, lise dokuzuncu sınıf... Bu kademeler resmen tuzak haline gelmiş durumda.

Zorunlu olmayan hizmetler, velilere zorunlu tutuluyor. Tüketici Kanunu ne diyor peki? Kanuna uyan var mı ki? Kanunlar yok sayılıyor.  Denetim yok. Sorumluluk yok. Adalet hiç yok! Veliler sesini yükseltiyor. "Yemek almak istemiyoruz" diyorlar. Ama korkuyorlar. Ya çocuklarımız okulda dışlanırsa? Ya arkadaşlarının önünde küçük düşerse? Bu mu modern eğitim? Bu mu eşitlik? Milli Eğitim Bakanı ne diyor? "Uyarıyoruz. Konuşuyoruz."  Allah aşkın sorarım size. Bakanın görevi sadece konuşmak mı? Eğitimi pazarlık masasına oturtulmuştur. Veliler tüccarlarla muhatap edilmiştir.

Peki ya öğretmenler? Onların hali daha da içler acısı. Özel okul öğretmenleri düşük maaşlarla çalışıyor. Tatilleri yok. Sosyal güvenceleri yetersiz. Bazı okullarda öğretmenlere mobbing uygulanıyor. Haziran ayında maaş ödememek için istifa dilekçesi imzalatılıyor. Eylül’de tekrar işe alıyorlar. Bu nasıl bir adalet? Bu nasıl bir sistem? Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen medeniyetin çocukları öğretmenine böyle mi davranır?

Özel okul sistemi kontrolsüzdür, denetimsiz.  Keyfi uygulamalar sıradanlaşmıştır. Peki Anayasa ne diyor?  "Eğitim herkesin hakkıdır. Devlet bu hakkı sağlamakla yükümlüdür." Ama bugün eğitim bir hak olmaktan çıktı. Parası olanın ayrıcalığına dönüştü. Bir çocuğun kaliteli eğitim alması neden ailesinin finansal gücüne bağlı olsun? Eşitlik nerede? Adalet nerede?

Milli Eğitim Bakanlığı çok acil denetleme görevini yerine getirmeli. Özel okul ücretleri ve tüm ek hizmetler şeffaf olmalı. Servis, yemek ve kırtasiye gibi hizmetler isteğe bağlı olmalı, kimse bu hizmetlere mecbur bırakılmamalıdır. Öğretmenlere taban maaş getirilmelidir. Yaz aylarında da gelir güvencesi sağlanmalıdır.

Eğitimde fırsat eşitliği sağlamamız gerekiyor. Çocuklarımızı parayla değil, adaletle büyütelim. Öğretmeni güçsüz değil, güvenceli kılalım. Devleti seyirci değil, denetleyici yapalım. Eğitimde özelleştirmenin yarattığı bu eşitsizlik, toplumu derin bir uçuruma sürüklüyor. Bu uçurum büyümeden önlem alınmalıdır.

Bir toplumun geleceği, eğitimle yazılır. Çünkü biz inanırız ki: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Bir milletin yükselişi, evlatlarının adil, nitelikli ve erdemli bir eğitimle yoğrulmasına bağlıdır. Adaletin temeli bilgiyle, bilginin temeli ise fırsat eşitliğiyle atılır. Bu yüzden biz, eğitimi bir ticaret alanı değil; toplumun ortak kalkınma zemini olarak görürüz. Medeniyet anlayışımızda eğitim, sadece ders kitaplarından ibaret değildir. Eğitim, ahlak aşılar, sorumluluk kazandırır, liyakat inşa eder. Çünkü biz biliyoruz: Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz. Eşitliğin olmadığı yerde gelecek kurulmaz. Eğitim bir meta değil, bir milletin ortak geleceğidir. “Önce ahlak ve maneviyat” diyerek yola çıkan Millî Görüş hareketi, eğitimde sosyal adaletin tesisini her zaman birinci öncelik olarak görmüştür.

Ve bugün buradan bir kez daha sesleniyoruz:

Eğer bu ülkenin yarınını inşa etmek istiyorsak, evlatlarımızı bilgiyle, adaletle ve erdemle yoğrulmuş bir eğitim sistemi içerisinde yetiştirmek zorundayız.

Çünkü biz biliriz ki: Kalkınma; betonla değil, insanla başlar. Fabrika da kurarız, okul da yaparız... Ama o okula adanmış öğretmen girmemişse, o öğretmen liyakatli ve güvenceli değilse, o okul ne yazık ki sadece dört duvardan ibarettir. Gerçek kalkınma, adanmış öğretmenle, hakkaniyetli sistemle ve inançlı bir nesille mümkündür.”