Son Dakika

ÖĞRETMENİN İŞİNE NEDEN KARIŞILMAZ?

Hatta yaşanılan sorunlar arasında belki de ne önemlisi. Çünkü yaşanılan her türlü sıkıntının temelinde eğitimsizlik var.

Ben KPSS’ye hiç girmedim. Atanmayı hiç düşünmedim çünkü devlette çalışmak benim yapıma uymuyor. Ama onlarca öğrencinin atanmasına vesile oldum, KPSS’ye hazırladım, tercihlerini yaptım. Şu zamana kadar da binlerce öğrencim oldu.

Çok güzel yerlerde olduklarını gördüm. Benim KPSS’ye hiç girmemem ya da girenlerin atanamaması onların öğretmen olmalarına engel değil.

Biz fakültelerde öğretmen olmuyoruz. Öğretmenlik mesleğini okuyoruz. Ama gerçekten öğretmen olmak gönül işidir. Herkesin de okuyup bitirince yapabileceği bir iş değildir.

Son yıllarda en büyük sorunumuz herkesin kendini öğretmen gibi görmesi, işimize müdahale etmesi. Aile bireyleri anlayıp dinlemeden kendi doğruları çerçevesinde öğretmenin işine karışmayı kendinde bir hak olarak görmesi ciddi sorunlar yaşanmasına neden oluyor.

Oysa ailelerin görevi çocuklarını doğru yetiştirmek üzerine değil mi? Biliyoruz ki çocuk kişilik özelliklerinin yüzde yetmiş kadarını yaşamının ilk beş yılında kazanır. Yani çocuğun kişiliği, büyük ölçüde, aile içindeki ilişki ve etkileşimlerle biçimlenir.

Yani çocuğunuzun tavırlarında bir yanlışlık görüyorsanız şikâyet etmenize gerek yoktur, dönüp kendinize bakmanız yeterlidir.

Çocuklarınız, sizin yansımanızdır. Öğretmenlik uzmanlık ister. Ailelerin,  öğretmenin işine karışabilmesi için en azından onun kadar uzman olması gerekir. O yüzden daha iyi bir eğitim istiyorsanız bizlere, öğretmenlerinize, güvenin. Zira çocuklarınızın mutlu olması bizlerin mutlu olması demektir.

*Mutlu Çocuk

*Öğrenen Çocuk

*Gelişen Çocuk

*Başarılı Çocuk istiyorsak öğretmenlerin işine karışmayalım.

Sizler anne-baba olarak kalın. Hep söylerim: Herkesin doktor, mühendis, eczacı ya da avukat olması mümkün değil.

Fakat herkes iyi insan olabilir. Lütfen sizler iyi çocuklar yetiştirin, eğitimi bizlere bırakın. Sevgilerimle.