Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın belediyeler tarafından açılan kreşlerin, okul öncesi (anasınıfı-ana okulu) programı uyguladığı bahanesiyle kapatılmasını ve yenilerinin açılmamasını talep eden kararı ile ilgili bir açıklamada bulundu.
Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar, yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın belediyeler tarafından açılan kreşlerin, okul öncesi (anasınıfı-ana okulu) programı uyguladığı bahanesiyle kapatılmasını ve yenilerinin açılmamasını talep eden kararı, dar gelirli ailelerin çocuklarına bir darbe daha vurmuştur. Bu karar, hem sosyal devlet ilkesine hem de çocukların eğitim hakkına açıkça aykırıdır. Eğitim-İş olarak bu duruma karşı olduğumuzu ve çocuklarımızın geleceğini korumak adına mücadele edeceğimizi ilan ediyoruz.
Millî Eğitim Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği Belediye Kanunu’ndaki hükümleri gerekçe göstererek, belediye kreşlerini kapatma yönünde adımlar atmaktadır. Ancak, belediyelerin açtığı kreşler ve bu kreşlerde uygulanan programlar, hukuka aykırı değildir. Bu kreşlerin asli işlevi, çocukların bakımını sağlamak ve onların sağlıklı bir şekilde yetişmesine yardımcı olmaktır.
KREŞLERİN KAPISINA KİLİT VURULAMAZ
Kreşlerin anaokulu programı uygulaması hiçbir şekilde hukuka aykırı değildir. Çünkü belediyelerin kreşlerinde verilen belgeler ilkokula kayıtta geçerliliği yoktur. Bu hizmetin engellenmesi, çocuklarımızı eğitim hakkından mahrum bırakmanın yanı sıra dar gelirli ailelere ekonomik bir yük getirecektir. Özel kreşlerin ve anaokullarının yüksek maliyetleri, bu ailelerin bütçesini zorlamakta, belediyelerin sunduğu düşük maliyetli ve nitelikli hizmetler ise bu boşluğu doldurmaktadır.
Okul öncesi eğitim, Milli Eğitim Bakanlığı’nın asli görevleri arasında yer almaktadır ve zorunlu eğitim kapsamına alınmalıdır. Devletin bu sorumluluğu yeterince yerine getirmediği bir ortamda, belediyelerin kreş ve bakım evleri açarak bu boşluğu doldurması, sosyal devlet anlayışının bir gereğidir.
Milli Eğitim Bakanlığı, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve tüm çocuklar için erişilebilir kılmakla yükümlüyken, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 4-6 yaş için Kuran kurslarının açılmasına ve bu kursların bakanlığın gözetim ve denetiminden çıkarılmış olmasına göz yumması dikkat çekicidir. Bu durum siyasi iktidarın ve MEB’in asıl zihniyetini ortaya koymaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve tüm çocuklar için erişilebilir kılmakla yükümlüyken, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açılan 4-6 yaş Kuran kurslarına izin verilmesi dikkat çekicidir. Okuma yazma bilmeyen çocuklar için dini içerikli kurslar açılmasına izin verilirken, belediyelerin eğitim ve sosyal hizmet kapsamındaki kreşlerinin engellenmesi büyük bir çelişki oluşturmaktadır. Aynı zamanda dernek ve vakıf görünümlü tarikat ve cemaatlerin sözde eğitim kurumlarına doğru düzgün denetim yapmayanlar, belediyelerin kreşlerini kapatarak dar gelirli aileleri, ya tarikat ve cemaatlerin kurumlarına ya da yüksek ücretli özel kurumlara mecbur bırakmak istemektedir.
İktidar hala Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu döneminde kademeli biçimde önce 32 ilde başlanan 2010 yılında 32 ile 25 ilin eklenmesiyle devam ettirilmek istenen 5-7 yaş arası anaokulu eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına alınmasının durdurulmasının nedenini kamuoyuna açıklamış değildir. Eğer Bakan Nimet Çubukçu döneminde başlanan 5-7 yaş arası çocukların eğitimini zorunlu eğitim içine alınmaya devam edilseydi, bugün bu tartışma olmayacaktı.
KADINLAR VE ÇOCUKLAR HEDEF ALINIYOR
Kreş hakkı, uzun mücadelelerle kazanılmış ve çocukların sağlıklı toplumsal ve psikolojik gelişimi için kamusal olarak yürütmesi gereken bir hizmettir. Belediyelerin kreş hizmetleri, sadece çocuklara bu hizmeti sunmakla kalmaz, aynı zamanda kadınların sosyal hayata katılımına ve iş yaşamında yer almasına da büyük katkı sağlar. Kreşlerin kapatılması, kadınları yeniden eve hapsetmek ve toplumsal hayattan uzaklaştırmak isteyen bir zihniyetin yansımasıdır.
SİYASİ HESAPLARLA ALINMIŞ BİR KARAR
Bu kararın yalnızca eğitim hakkına değil, aynı zamanda halkın iradesine yönelik bir saldırı olduğu açıktır. Yerel seçimlerle göreve gelen belediyelerin dar gelirli yurttaşlara sunduğu sosyal hizmetlerin engellenmesi, merkezi yönetimin siyasi rövanşist yaklaşımını gözler önüne sermektedir. Seçim dönemlerinde “Her mahalleye kreş açacağız” vaadinde bulunanların, bugün belediye kreşlerini kapatmaya çalışması, halkın ihtiyaçlarını değil siyasi çıkarları öncelediklerinin kanıtıdır.
ÇOCUKLARIN GELECEĞİNE YATIRIM YAPILMALI
Çocuklarımızın eğitimi, siyasi hesaplara kurban edilemeyecek kadar değerlidir. Eğitim-İş olarak, bu kararın geri çekilmesi ve çocukların geleceğine yatırım yapılması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Sosyal devlet anlayışına uygun olan, yerel yönetimler eliyle sunulan eğitim hizmetlerini artırmak ve güçlendirmektir. Eğitim, bir ayrıcalık değil, temel bir haktır.
Hiçbir çocuk siyasi hesapların bedelini ödememelidir. Eğitim-İş olarak bu duruma karşı olduğumuzu ve çocuklarımızın geleceğini korumak adına mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.”