Annelik, picasso’da sık sık ve şiddetli bir şekilde karşımıza çıkan izleklerden biridir. En son 67 yaşında babalık duygusunu yeniden tadan Picasso, bunu çok farklı yapıtlar aracılığıyla dile getirmiştir. Yaşamının sonunda, 90 yaşındayken yep yeni bir resmetme biçimi keşfeder: üstün körü çiziktirirmiş desenler “sızıntılar”,hızlı ve belirgin fırça darbeleri. Tuvaline artık iyiden iyiye renkler hakim olmuştur. Bu özensiz, belirgin şekilde aldırmaz görünüm aslında yepyeni bir canlılığın işaretidir. Picasso’da her zaman kendini yenileyen arayış resimdeki büyük bir özgürlüğe tanıklık etmektedir.
Özgürlük diyor Picasso, “özgürlük konusunda çok dikkatli olmak gerekir. Her şeyde olduğu gibi, resimde de. Bir şey yaptığın anda zincire vuruluverirsin. Bir şey yapmama özgürlüğü, zorunlu olarak bir başkasını yapmanı gerekli kılar. Ve işte yine zincirler. Hepsi yalan, aynı sözcüklerle, tümüyle başka bir şeye ya da bazen tam karşıtına dönüşüverir.”
“Jackqueline şöyle söylemişti” diye ekliyor sonra.”konuşmak tohum ekmek gibidir. Tohumlar bazen filizlenip çiçek açar, bazen de yok olurlar.”
Hakiki ressamlar asla başarılarının üstüne yatamazlar. Onlar, sonuna kadar resimle savaşarak, ressamların sonsuz ve korkunç hayatını yaşamak zorundadırlar. Bir ressam asla tatmin olmaz.”ama en kötüsü” diyor Picasso,”ressam asla bitiremez.”
Şule Küçükoğlu
Ressam