Saartjie Baartman’ı hiç duydunuz mu? Ya da koca dudaklı Ubangi kadını (Kongo)’yu, Saartjie Baartman’ı insanlar tarafından ucube, canavar olarak bilinen bir kadın, bilim adamları tarafından kaçırılan Saartjie üzerinde birçok deney ve işkence uygulanır. Peki, bu kadını canavar yapan nedir? Vücudunun aşırı biçimde amorf ve korkunç oluşu kalçasının anormal olarak büyük oluşudur. Zavallı kadının modeli ve iskeleti 1976 ya kadar Paris Musee’de l’Home’da sergilenmiştir. Bu şekilde sanata katkı sağlandığı düşünülmektedir. Bunun gibi bir sanat anlayışı ne kadar doğru olabilirdi ki veya insanların ne kadar ilgisini çekebilir. Gelelim koca dudaklı Ubangi kadına Kültüralizm’in bir parçası olan bu kadın ve bunun gibi kabileler canavar olarak sayılır, fakat bunlar Kültüralizm bir etkisi olduğu için vücutlarındaki anormal değişimi kendi sınıfına, mesleğine, cinsiyetine, dine göre vücutlarına uygularlar. Ubangi kadını büyük dudaklarıyla 1948 yıllarında ABD kadını ile arasındaki büyük kültür farkını karşılaştırmak adına ikisini fotoğraf çekerler. Bunun gibi kabileler insan yiyen canavarlar olarak da bilirler. Canavarlık, Kültüralizmi dünyada yayılırken sanata da katkısı olmuştur elbet. Saartjie’nin iskeleti, Ubangi kadının dudakları yani fotoğrafının sergilenmesi ve yayınlanması gibi daha birçok şey. Bernum and Bailey, canavarlar ve harikalar Londra da 1905’te yapılan bu gösteri büyük ilgi görmüştür. Gösterinin adı canavarlar ve harikalar olmasının nedeni yüzlerinin dışarıdan iğrenç göründükleri düşünülen insanların ve vücutlarının korkutucu olduğu düşünülen insanları normal ve güzel insanlarla bir araya getirilmesidir. Görüldüğü üzere sanat denilen evrensel kavramda canavarlardan yer almaktadır. Miss Julian pastrana mumyalanmış hilkat garibesini de unutmamak lazım ucube olan bu insanında gravürü yapılarak Londra’da 1862’de sergilenmiştir.
Şule Küçükoğlu
Ressam